SANA EL PENÇE DURMAM
- hicrAN arıkAN
- 23 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur
Merhaba Sevgili Dostlar;
Sizlerle bazen blog yazıları ile bazen de podcastlerle buluşmayı çok seviyorum. Aynı duygularda buluşup hizalanmak biliyorum ki hem size hem de bana çok iyi geliyor. Saat şu anda gece 01:09 bakalım bu sözlerin bittiği yere geldiğimde saat kaç olacak?
Bugün benim uykumu kaçıran üzerinde derin düşüncelere dalmama sevk eden şey son zamanlarda sözleri herkes tarafından dikkat çeken bir şarkı .
Emre Fel - sana el pençe durmam
Bilenler bilir, bizim eğitimlerimize ve kamplarımıza katılan dostlarla bazı şarkıları birlikte farklı yorumlarız.
Herkesin anladığı anlamların dışında yada yazan kişinin ne niyetle yazdığına bakmadan, kendimize başka anlamlar çıkarırız ve bu şarkılar bizim için çok özel olur.
İşte gece vakti aklıma düşen bu şarkı da bizim bu aralar favori şarkımız olmaya aday gibi görünüyor.
Yani anlayacağınız, söyleyene değil söyletene bak diyerek bu şarkıyı kaç defadır tekrar dinlediğimi bilemiyorum.
Efendim şarkının adı, az önce de söylediğim gibi “sana el pençe durmam” belki bunu yazan kişi bir kadına yada erkeğe hitap etmiş olabilir.
Ama ben bunu kendi zihnimde “kendi nefsime” hitap ederek dinliyorum.
Biliyorsunuz insan nefsi kontrol edilmez, terbiye edilmez ise hayat boyu başına buyruk ve söz dinlemez bir halde bizi hep zor imtihanların içine sürükler.
Belki de uyanmamız gereken ilk gerçek; nefsimizin kaderimizdeki rolünü fark etmemiz gerektiğidir diyebiliriz.
Rabbimizin de dediği gibi “Başınıza gelecek her felaket, kendi yapıp ettiklerinizin bir ürünüdür. Bununla beraber Allah pek çoğunu bağışlıyor.” Şûrâ Suresi 30. Ayet
Bundan sebep insana en büyük kötülüğü aslında yine kendisi yapar değil mi?
İşte bu şarkı ve sözleri de bu pencereden bakınca benim için bambaşka bir anlam kazanıyor.
Gelin şimdi şarkının sözlerini bu pencereden bakarak tefekkür edelim.
Canevimde bi' telaş, yangınBeni sarmalasan durmazSel olur da cayamam yalnızBeni masum ele koyman
Öyle değil midir? İnsanoğlu, bu dünyaya geldiği günden beri, sonrasında kendini fark etmeye başladığından beri can evinde bir telaşla yaşar. Gah mutlu olmak arzusu, gah sevilmek, gah onaylanmak gah değer görmek. Ama artık insan belli bir deneyimden sonra bu nefsinden ötürü oluşan içindeki bu beyhude çabayı fark edip yaradılışın hikmet arayışına sezgisel olarak çıkar. Yani ruhun çağrıları nefsin çığlıklarına ağır basar ve insan bu çağrıyı duyduğunda içerde gözyaşları sel olsa da artık bu yoldan cayamaz. Masum istekler gibi görünen bu nefsani çığlıkların eline bırakmaz kendini.
Müşküle tabi zulümPeki derdime dert ne diyeBeni anlamadın da kanatma canım, ne olur?
"Müşküle tabi zulüm" Osmanlı'da belli suçlular için uygulanan özel bir yargılama ve cezalandırma yöntemi anlamına gelmekteymiş. Devletin ve toplumun güvenliğini tehdit eden kişiler için daha sıkı ve ağır yaptırımların uygulandığı bir kavrammış.
Yani insanın nefsi de, ruhuna aynen müşküle tabi zulum suçlar işer kanaatimce.
Ömür boyu insanın ruhunun esas derdi ile nefsinin derdi birbirinden epey uzaktır.
Ruh, kaynağına doğru yol alıp tekâmül etmek isterken, nefsin derdi bambaşkadır. Yani nefisin dertlerine çözüm diye buldukları ruhun derdine derman olmaz. Ve nefsin bu tutumu ruhta derin yaralar açar ve kazanla devrilen kepçe ile toplanmak zorunda kalır zamanla ruhta açılan yaralar kanar.
Müşteki zati gönülBana vermeli ya hediyeKaderin de gülerse bu hâli kederden alırBeni cümle cihan tanır, anlamadın, yanarım (Oof)
Müşteki zati gönül derken gönül çoktan şikayetçi oldu.Artık kader ruhuma bir hediye vermeli… Sizin de bildiğiniz gibi ruhun arzuladığı yoldan giden nice dervişler hüzünle yol alır…
Yaratıcısını özleyen ruh, kederlidir. İşte yolcunun en güzel hediyesi kaderin mana alemine bakan bir hüznü gönüle yerleştirmesidir.
İnsan yaratılmışların en üstünüdür. Bunu cümle cihan bilir. Şeytanın işine gelmese de bu böyledir. Ve insan kendi gerçek değerini anladığında, artık bu akıl oyunlarına kanmaz elbet.
Ama ey nefsim cümle cihan bilse de sen bunu asla anlamazsın ona yanarım.
Meftun anacım, yorgunBu zararı ziyanı sormaPerişanım âyan, soldumSana el pençe durmam
İnsan içindeki çocuğa doğru annelik yapmalıdır. Oradan buradan öğrendiğimiz annelik yöntemleri ile bu işi yapmak hep ziyanla sonuçlanır. Yani insan kendi içinde kendi emeği ile yeni bir anne dizayn etmelidir, yolu gösteren yola meftun olan. Yoksa annelik yorgunluk getirir. Bundan doğan zararı ziyanı sorsan hesabını dahi çıkaramazsın.
Ruhumuza verdiğimiz zararlar eski yöntemlerin perişanlıkları zaten ayan beyan ortada değil mi?
Bundan sebep “ey nefsim artık sana el pençe durmam…”
Ve şimdi saat tam 01:59
Şarkının linkini buraya bırakıyorum.
Yeniden buluşmak üzere gönlünüz muhabbetle dolsun sevgili dostlar…
Eğer yazının podcast versiyonunu dinlemek isterseniz aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...

Kommentare