top of page

REZONANS KANUNU 3. BÖLÜM

Ben çok alıştım bu yazı dizisi işine … Sizlerden de çok güzel geri dönüşler alıyorum.

Belki yakın bir zamanda anladıklarımızı pekiştirmek için workshop yapabiliriz.

Benim anlattığım bilgiler ve daha fazlasını elbette pek çok kaynaktan kişiden ulaşabilirsiniz.

Peki bu konuları neden Hicran Arıkan ‘dan okuyayım veya dinleyeyim derseniz , kendime göre naçizane bir iddiam var.

Eğer bu konuları benimle öğrenirseniz en yalın ve en sade hali ile öğrenirsiniz.

Akılda kalıcı bir anlatımla, kolayca uygulamaya hevesli olursunuz. Bilinçaltınız itiraz etmeden kabul eder.

Çünkü bilinçaltınızın, aklınızın nelere itiraz edeceğini kendimden bildiğim için konuyu, olası soru işaretlerini ortadan kaldıra kaldıra ilerletiyorum.

Sıkıcı bürokratik bir uslupla değil, sade, samimi ve olası sorunların cevaplarını içine serpiştirerek ilerleyen bir yazım ve anlatım dili seçiyorum.

Ben olsam, bu konuyu nasıl kolay anlarsam size de öyle anlatmaya çalışıyorum.

Eveeet…. bugün biraz benim en sevdiğim konuya değinelim. Duygular…

Duyguların bedenimizde derin etkileri olduğunu hep söylüyorum, yine söylüyorum.

Hepimizin genetik şifreleri DNA’mızda gizli ve eskiden bunun değiştirilemez olduğunu söyleyen bilim, bugünlerde içlerimize umut veren açıklamalarla gayet mümkün olduğunu söylüyor.


“Yani, artık DNA ‘n(genetiğin) kaderin değil… “

İnsan DNA ‘sı uzayıp kısalan bir yapıya sahiptir. Duygularımızın rezonansı bedenimizin kimyasını etkiliyor ve böylece DNA ‘nın nasıl şekilleneceğini belirliyor.

Yıllarca bize genetiğin değişemeyeceğini öğreten bir tıp ile tedaviler aradık.

Şimdilerde ise, bunun değiştirilebilir olduğunu duymak, oldukça heyecan verici benim için…

Peki nasıl? Duygular ile DNA ‘mızı değişiyorsa neler oluyor?

Duyguları bedende yarattığı haleti ruhiyeleri iki türe ayıracak olursak birinci grup, olumlu haleti ruhiye diğer grup olumsuz haleti ruhiye olur…

Neden “haleti ruhiye” dediğimi biraz açıklamak isterim.

Hepimiz bazen olumsuz duygulara karışabiliriz ve bu çok normaldir...

Yani hemen Allah’ın sistemi, DNA mızı bozacak ve bizi hastalandıracak veya başımıza kötü şeyler getirecek değildir.

Biz, zamanı her ne kadar hızlı akıp geçiyor gibi algılasak da rezonans kanununda işler ağır çekimde ilerler.

Hissettiğimiz olumsuz veya olumlu duyguların sizin ruh halinizi etkilemesi biraz zaman alır.

Sürekli öfke halini alışkanlık haline getirdiyseniz, bu artık sizin ruh haliniz, yani haleti ruhiyeniz olmaya başlamıştır.

O zaman, duygularda inişler çıkışlar olabileceğini, ağzınızdan negatif bir şey çıktığında hemen edişeye kapılmamak gerektiğini anlayarak başlayalım. (Kim bilir? bu endişe vesvesenin kaynağı kimden …)

Tövbe edip, iptal edip haleti ruhiyenizi bozmasına müsaade etmeden ilerleyin.

Şimdi gelelim pozitif haleti ruhiyeyi nelerin sağladığına.

1. Minnetarlık ( şükür )

2. Sevgi

3. Taktir / Teşekkür

4. Kabul etmek


Negatif Haleti ruhiye ise;

1. Korku

2. Öfke

3. Hayal kırıklığı

4. Stres

Ben bu her iki listeyi aşağı doğru madde madde uzatabilirim, bunu sizde yapabilirisiniz.

Neyin olumlu neyin olumsuz olduğunu biliyoruz. Ama 4 er maddede sınırlı tuttum ki konunun çatısı ( ana fikri ) netleşsin kafamızda.

Birilerine öfkelenirken, bir şeylerden korkarken, üzülürken kendimizi soktuğumuz her türlü uzun stres halinde bedenimizi gün ve gün kendi ellerimizle güçsüzleştiririz…

Başkasına gösterdiğimiz tepkiler aslında, kendi genetiğimizi içten içe bozmamızla sonuçlanır.

Ben, işin bu kısmının üzerinde çok durmayacağım. Önemli olan pozitif haleti ruhiyeye geçmek.

Pozitif ruh halinde ise DNA’lar uzamaya ve açılmaya başlar…Bu durum bağışıklık sistemini güçlendirir.

Hani bağışıklık sistemini güçlendirici takviyeleri vardır. Onları kullanmayın veya kullanın demiyorum ama onlardan kat ve kat kalıcı çözümden bahsediyorum size…Adı üstünde onlar takviye….

Sonsuz şükür hali, içten çıkan bir sevgi hali, teşekkür etmek ve teşekkürü kabul edebilmek ve olanı olduğu gibi kabul etmek …

Kendinizi bu refarans noktasına çekebilirseniz eğer, işte o zaman DNA’nızda bir şeyler olmaya başlar…

İçinizdeki süper gücü fark etmeye başlarsınız. ..

Bu durumda sahtekarlık sökmez… Herkes kendi içini bilir. Bu duygular asla taklit edilemez anlayacağınız…

Sevgi frekansı en yüksek duygu olduğu için müthiş bir etkisi vardır.

Sevdalanmak bence çok güzel bir kelime…. Siz neye sevdalısınız? hadi gelin bugün biraz bunu düşünelim.

Buraya kadar sistemi nasıl çalıştırılacağından bahsetmiyorum arkadaşlar.

Sistem zaten çalışıyor. Bugüne kadar karşılattıklarımız yaşadıklarımız, tamamen sürekli düşüncelerimizin sonucu olan inançlarımızın eseri….

Arkadaşlar bu işte büyük bir sır var …Kendin için hayırlısını isterken bütünün hayrı için istemek aslında çok daha büyük bir frekansa çıkartıyor bizi….

Müminin, müminine gıyabında ettiği duanın en hayırlısı olduğu öğretildi bize değil mi?…

Aslında burada rezonans kanunun sırları gizli.

Başkasına iyilik yapmak demek, aslında bir insanın kendine yapacağı en büyük iyilik olduğundan bahsediliyor…

Misli ile geri dönüşü olacağını bilsek, başkalarını ve bütünün hayrını düşünmenin katkısını görebilirdik.

Hepimiz İzafiyet teorisine aşinayız. ( E=mc²)

Enerji= kütle x ışık hızının karesi

Buradaki ışık hızının karesi demek, bir şeyin gerçekleşmesi için gerekli enerjiye ulaştığında geçen süre ışık hızının iki katıdır.

Müthiş bir hızdan bahsediyoruz.

Bilim dünyası bunun ile ilgili deneyler yaptılar…

Bir deneyde, aynı atomun elektronlarını birbirinden yaklaşık 600 km uzaklaştırdılar.

Yakındaki elektronun frekansı değiştirildiğinde eş zamanlı olarak 600 km ötedeki elektronunda aynı frekansta titreşmeye başladığını tespit ettiler. Bu şahane bir keşif…

Dikkat edin arkadaşlar, bir süre sonra değil aynı anda gerçekleşiyor… Işık hızının iki katı ve insanın algı skalasının kat kat üstünde bir hızla…

Bu deney bize gerekli enerji sağlandıktan sonra her şeyin anda mümkün olabileceğini anlatırken, bir taraftan da değişim için mesafenin öneminin olmadığını gösteriyor.

Yani kendinize çekmek istediğiniz olasılık, sizden ne kadar uzak olursa olsun her şeyin quantum alan sayesinde mümkün olabileceğini gösteriyor.

O halde her şey mümkünse, tek ihtiyacımız gerekli enerji seviyesine ulaşmak… Peki bu enerji nerede?

İşte oda tam içindeki … Sevgi enerjisi… Her şeyden güçlü koşulsuz sevgi enerjisi, tam da mümin kulunun kalbinde….

Dışarda aramayı bırak, sahip olduğun enerji içinde…

Niyazi Mısri’nin şiiri geldi aklıma bu sözlerimden sonra…

Bilemediğimiz Osmanlıca sözcüklerin açıklamalarını parantez içinde yazdım.

Dikkatle okumanızı rica ediyorum, ne demiş üstad yüzyılar önce gelin dikkatle okuyalım…




Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş Bürhân(kanıt) sorardım aslıma aslım bana bürhân(kanıt) imiş hay hay

Sağı solum gözler idim ben dost yüzünü görsem deyü Ben taşrada arar iken ol cân içinde cân imiş hay hay

Ben taşrada arar iken ol cân içinde cân imiş

Öyle sanırdım ayrıyam dost gayrıdır ben gayrıyam

Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş hay hay Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş


Savm-u sâlât-u( oruç, namaz) hac ile sanma biter zâhid( dinin gereğini yapan kişi) işin İnsân-ı Kâmil( eksiksiz ,noksansız) olmaya lâzım olan irfân( anlama, bilme) imiş hay hay

Kandem(nereden) gelir yolun senin ya kande(nerede) varır menzilin

Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş hay hay Mürşid( yol gösteren) gerektir bildire hakkı sana hakkel-yakin Mürşidi olmayanların bildikleri güman( şüphe) imiş Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğratır Mürşidi kamil olanın gayet yolu asan(kolay) imiş Anla hemen bir söz durur yokuş değildir düz durur Alem kamu(herkes) bir yüz durur gören anı hayran imiş işit Niyazi'nin sözün bir nesne örtmez hak yüzün Hak'tan ayan(açık, belli) bir nesne yok gözsüzlere pünhan( gizli) imiş



Niyazı Mısri yüzyıllar önce, Yunuslar Mevlanalar gibi Quantum alanı , Rezonans kanunu çözmüş ve şiirine pünhan etmiş ( gizlemiş.)

Bu durumda bize düşen ise, taktir etmek, anladığımız için şükretmek ve büyük ve koşulsuz sevgiye bağlanmak olur…


Üçüncü bölümde de benimle buralara kadar geldiğiniz için zatıalinize müteşekkirim efendim.


Dördüncü bölümde görüşmek niyetiyle …


Hicran ARIKAN

MAYIS 2021

bottom of page