top of page

REZONANS KANUNU 1. BÖLÜM


Quantumda çok konuşulan bu konuyu enine boyuna mercek altına almak ve mümkün olduğunca sadeleştirmek istedim.

Tek seferde olmayacağı için, bir yazı dizisi hazırlamak daha şahane olur diye düşündüm.

Her bölümü, okudukça içselleştiğiniz şekilde ve yine her bölümü farkındalığınızı katlaya katlaya artıracak şekilde planladım… Tüm bölümlerin sonunda bu konuda aklınızda şüphe duymayacak hale geleceksiniz.

Malum hem ramazan ayı hem de ülke genelindeki kapanmalardan dolayı ben de sizlerle olan iletişimimi artırmaya niyet ettim.


Hadi bakalım, başlıyoruz…


Çocukken bize sorarlardı. Büyüyünce ne olacaksın? Daha biz cevap vermeden büyüklerimiz cevap verirdi. Doktor olacak… Hâkim olacak…


Ya da biz cevap verdik bu soruya…

-Öğretmen olmak istedik, kimimiz büyüyünce anne/bana olacağız dedik.

-Yada pilot olmak istedik…Kimimiz tır şoförü …Kimimiz kamyoncu, kimimiz abla/ abi olacağız dedik...


Ama bize sorulan bu soruyu hep meslek olarak algıladık.

Zaten bir süre sonra da kimse bizim ne olacağımızı merak etmedi. Sormadılar yani…

Belli bir yaşı doldurmuşlara bu soru sorulmazmış gibi, bu soruyu bir daha hiç duymadık.

Şimdilerde, belki başka çocuklara biz soruyoruz. Soru hiç eskimedi.

Ama biz büyüdük… Artık bu soruyu duymadığımızda büyüdüğümüzü anladık, belki kim bilir?

Belki de belli bir yaştan sonra, hayatımızın kontrolünü elimizde olmadığına inandırıldık.

Hayatımızı her an değiştirme yetkimizin olduğunu, gözlerimiz açıkken bile göremez olduk.

Öyle bir rüyaya daldık ki, organik robotlar gibi bize öğretilen ezberlerle yaşadık…

İçinizde süper bir güç olduğunu söylesem, bununla istediğiniz her şeyi kendinize çekebileceğinizi söylesem bana inananlar çıkar mıydı? Aranızdan…


O zaman söyle, nedir mi diyorsunuz?


Gece, gündüz rüyalarda bile onunla birliktesiniz desem… Siz onu hangi yöne çevirirseniz onun da size öyle hayatların çektiğini söylesem…


Bilmece gibi oldu…


Sağlığın, bolluğun, bereketin, hormonal dengenin, bağışıklık sisteminin, mutluluğun hatta çevrenizdeki insanları bile değiştirmenin tek anahtarı her gün içinde taşıdığın şey desem….

Tek anahtar, oda senin inançların…


İnanç, yaradan tarafından insana bahşedilmiş müthiş ve süper bir güç… Bence bu dünyaya ait değil…


Cennetten gelmiş…İçimize gizlenmiş. Fark edenler için mucizelerin, imkânsızlıkların anahtarı… Fark etmeyip uykuda olanların ise korkulu rüyası ve kâbusu…


Yaşadığın hayat, senin seçimin ve senin eserin dediklerim, bana biraz sitem ediyor.

Ama, bunu uykudan uyandığında sen de göreceksin kardeşim…


Sağlık hakkında, bolluk bereket hakkında, mutluluk hakkında, çevrendeki insanlar hakkında ve her şey hakkında düşündüğün her şey zamanla bedeninin içinde kaydedilmiş inançlara dönüşür.

Öyle bir kayıt yaparsın ki, bunu tek değiştirme yetkisi sende olsa bile, kök salmış inançlar öyle bir günde değişmez.


Eğer hayatla ilgili kolaylaştırıcı inançların varsa bu hayatta hayal ettiklerine kavuşanlardan olursun. Zaten bu inançların da değişmesin. Her gün daha fazla kök salsın.


Ama inançların sana zarar verecek türdense… İşte orada oturup yapılması gereken bilişsel bir yolculuk vardır. Bu yolculuk bir süre sora bilinçaltını etkilemeye başlar ve bahsettiğimiz mucizelerin gerçekleşmesine kendi gözlerinle şahit olmaya başlarsın.


Bu yüzden büyüyünce ne olacaksın sorusunu çocuklara sormak yerine, ne kadar fiziksel olarak büyümüş de olsan kendine sormaya başlamanın tam zamanı…

Sen kimsin? Ve ne istiyorsun? Hayatında ne olsun istiyorsun?

Ne olmak istediğimi düşünmem yeterli mi? dersen;

Düşününce ne olacak ki? Diyenlerden olabilirsin.

O zaman beni dinlemeye devam et …


Düşünceler varken bir şey değişmez…. Düşüncelerin frekansı düşüktür… Ama düşünceler inanca dönüştüğünde işte orada enteresan şeyler olmaya başlar.

Bundan sonra müthiş bir rezonans alanınız oluşur. Rezonansınıza uyumlu olan her şeyi kendinize çekmeye başlarsınız.


Tamam, buraya kadar geldikten sonra tümdengelim yapalım.


Şuandaki yaşadığınız hayata bakın.


Sağlık hakkında, bolluk bereket hakkında, mutluluk hakkında, çevrendeki insanlar hakkında ve her şey hakkında hayatın nasıl?


Bunlar hakkında oluşturduğun rezonans alanına bak.


İnançların nasıl bir alanda titreşim yaratıyor?

Mevcut hayatında olmasını istediğin şeyler nelerdir?

Seni istediklerine ulaşmana engel olan hangi inançların?

Çünkü ve ama diye başlayan her şeyin altına iyi bak…


İnsan inançlarını, yaşam boyu dışardan aldığı dataları ispatlaya ispatlaya geliştirir köklendirir.

İnanç, yaşadıklarımızı nasıl yorumladığımızla ilgili gelişir. Aynı olayları yaşasak bile farklı inançlar geliştirme ihtimalimiz vardır.


Peki burada, olaylardan önce, zihnimize giriş yapan başka bir data mı, bu yazılımı başlatıyor?


Farklı iki kişi, köpek saldırısına uğramış olsa bile birinin köpek fobisi geliştirirken diğerinin geliştirmediğini görebiliyorsak, arada nasıl bir fark olabilir?


Duygular…Her iki kişinin yaşadığı bu olaya karşı hissettiği duygu birbirinden farklı olmalı…

Peki duygular nedir? İnsan kendisi mi üretir duyguyu? Duygu doğuştan mıdır? Ve en önemlisi nerededir?


Evet, duygu doğuştandır ama … hangi olay karşında hangi duygumuzun devreye gireceğini beyin kimyamız karar verir.


Peki, beynimize hangi kimyayı salgılatacağını kim söyler?

Duygular kalpte üretilir ve İnançlar kalple bağlantılıdır. Ve beynimize gerekli sinyalleri kalbimiz gönderir.


Bugüne kadar beyin tarafından yönetildiğimizi sananlar için şok etkisi ve inkâr etkisi yaratmış olabilir bu bilgi!!


Ama oldukça heyecan verici bu bilgi, artık bilim dünyası tarafından da kabul ediliyor. Kalbin içinde 50 milyon hücre grubunun beyin ile iletişimde olduğu biliniyor ve zaten insanın bedeninden çıkan en büyük manyetik alan olduğu için yönetim merkezide kalptir.


Kalbin sonsuz döngüdeki torus enerjisi de aşağıdaki şekilde imajine edilir hatırlarsanız.



Yani beyin kalbin hizmetkarı olarak, tıpkı bir emir eri olarak çalışıyor.


Duygularınızın rezonans alanı inançlarınız sayesinde devreye girer… Beyninizdeki düşünceler inançlarınız aracılığı ile kalbinizdeki duygu durumunu tetikler ve hissettiğiniz duyguya göre de tüm hayatınızı etki alanına alır.

Konuyu bir cümle ile özetleyecek olursak, beynimiz, düşünceler üretir, kalbimiz buna paralel geliştirilen inançları ve duyguları beyin kimyası aracılığı ile tetikler ve sonunda bedenimizin titreşim merkezi olan kalbimizden çıktığı şekilde sözsüz bir iletişim halinde oluruz tüm kainatla…

Tıpkı bir radyo dalgası gibi frekansımızın imzasını atarız kâinata… Kainatta bizimle uyumlu olan ne varsa mıknatıs gibi çekeriz bundan sonra…


Şimdi bunu bilmek ne işe yarar mı diyorsunuz?

İstediğim hiçbir şey olmuyor, diyorsanız; isteklerinizin, düşünce, yani beyin boyutunda kaldığını fark etmenizi tavsiye ediyorum.

Ama eğer, istekler kalpten olursa frekansı beyne göre 5 bin kat fazla olduğu için gerçekleşmesi 5 bin kat daha mümkündür diyebiliriz.


O zaman şimdi dönüp kalbinize bakmanızı rica ediyorum. Beyninizdeki düşüncelerin geçip gitmesine izin verin. Biraz daha aşağılara kalbinize bakın.

Düşündüklerinize değil de kalbinizden geçirdiklerinize bakın.


Size bir ip ucu vereyim… Kalptekiler mutlaka ve mutlaka bedeninizde bir belirti gösterir. Kalbiniz yoklarsanız eğer bendenizdeki duyumsamaları hissedersiniz. Ürperti, burnunuzun direğinin sızlaması, kalp ritminiz değişir, ter bezleriniz çalışır, kızarırsınız, ferahlarsınız veya nefes alışverişiniz değişir, gözleriniz yaşarır ve bir tebessüm gelir, başınızdan aşağı kaynar sular dökülür, alev alev olur veya buz kesersiniz.

Bu yüzden duygularınızı avlamak kolaydır. Dolayısı ile inançlarınızı da avlayabilirsiniz.

Evet yazı dizimizin 1. Bölümünün sonuna geldik.


Daha anlatacak çok şey var… 2 bölümde görüşmek dileği ile …

2 . Bölüme kadar duygularınızı avlayın… Bakalım hangi duygular nedeni ile rezonansınızı etkiliyorsunuz. Ve siz kimsiniz ve kim olmak istiyorsunuz?

Hepinize sevinç dolu günler diliyorum.

Yazımı buraya kadar okuduğunuz için Zatıalinize müteşekkirim efendim…


Hicran ARIKAN

NİSAN 2021

bottom of page