"HEP BENİ BULUYOR" DİYENLERE
- hicrAN arıkAN

- 13 Nis 2021
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Haz 2021
Eğer insan, bebekken veya çocukken( 0-7 yaş arasında) ebeveynleri tarafından bakım eksikliği yaşadıysa veya duygularına karşı empati kurulmadı ise veya onu korumakta gecikmişlerse kişide hayatı boyunca anlamlandıramadığı yoksunluk duygusunu gelişir.
İleri yaşlara geldiğinde ise, yoksunluklar döngüsünün içinde bulur kendini.
Kişi hayatına kimi alırsa alsın sonuç hep aynıdır.
Ya yanında olmasına rağmen verici olmayan insanlarla birlikte olur.
Yada ilişkinin başında ilgili davranıp sonra karşı tarafı yoksun bırakarak, onun da davranış değiştirmesini sağlayıp yine yoksun bırakılmayı hedefler.
Yani çocuklukta öğrenilmiş bu duygu durumunu ispat etmek için, kiminle birlikte olursa olsun aynı kaderi yaşar.
Böyle durumlarda biz, genellikle dışarıyı suçlarız.
O bana öyle dedi o bana şunu yaptı benimle ilgilenmedi vs...
"Hep beni buluyor yazan" bir barkod etiketi ile elimizde dolaşır, tüm tanıdıklarımıza yapıştırıp gezeriz ömrümüz boyunca...
Özetle aynı örüntüleri tekrar edecek denklemin elemanlarını, adeta sensör takmışçasına buluruz, bulmazsak da karşımızdakinin o yönünü bulup ona dönüştürürüz.
Evet işte benim hayatım da aynen böyle , tam da beni anlatıyorsunuz diyorsanız yazımı okumaya devam edin sevgili dostlarım...
Bundan sonra yazacağım durumlar %100 de sizi anlatıyor da olabilir, yada kısmen kendinizden benzen yanlar( kırıntılar) bulursunuz.
Döngünüzün şiddeti maksimum da olsa minimum da olsa bu döngü sizin kaderiniz olmak zorunda değil...Unutmayın bu durum size özel bir durum değil ve bunu yaşayan milyonlarca insan var... Ve bundan kurtulan bir o kadar da insan var...
Evet şimdi biraz daha açıklayalım yaşadığınız durumu...
Muhtemelen siz, eşinize ihtiyacınız olan şeyleri söylemiyorsunuz.
Güya onun anlamasını bekler gibi yaparken, ihtiyacınız karşılanmadığında, aslında amacınıza ulaşıyorsunuz. Çünkü bebek veya çocukken de ihtiyaçlarınız karşılanmamıştı işte eşinizde arkadaşlarınız da hatta çocuklarınız da sizi güya hayal kırıklığına uğratıyor...
İşte oldu... Tezinizi doğruladınız... Kimse beni anlamıyor...Ben yalnızım.... Beni sevmiyor... Herkese iyi davranıyorlar, ama bana gelince hiç beni düşünmüyorlar...
İstediğiniz de tam olarak, buydu zaten...
Eşinizin veya çevrenizdekilerin sizi koruması gerekecek durumlar içine girerseniz eğer, asla kırılgan yanlarınızı göstermezsiniz. Güçlü olma oyunları oynanır o dakikadan sonra.
- Benim kimseye ihtiyacım yok modudur bu...
İçerde yine kendini yoksun hisseden küçük bir çocuk vardır ama dışarda bunu gizleyen kocaman bir kadın ve erkek boy gösterir...
Bayrakları indirmez, yıkılmadım buradayım moduna geçmiştir artık ...
Eğer sizden, birisi ilgi istemeye başlarsa size bu çok saçma ve abartı gelir. Bir yerden sonra hiç tanımadığınız ve size hiç gösterilmeyen ilgiliyi, nasıl göstereceğinizi bilemezsiniz.
Bocalarsınız...İlgi göstermek nasıl bir şeydir ki? Aslına sizde hiç bilmiyorsunuz dimi?...
Hediye almayı ilgi zannedersiniz en fazla...
İlgi göstermeyi bilemezken, sonra da, sizinle hiç ilgilenmiyorlar diye hayıflanırken bulursunuz kendinizi...
Bazen de saldırganlaşırsınız, istediğiniz ilgi alakayı göremediğinizde her şeyi yapmayı hak görürsünüz kendinizde... Küser , kırar , dağıtır , aşağılar , öfke nöbetleri takip eder....
İlgiyi almak için türlü türlü manuplasyonlar...
İlgi gösterilmeye başlandığında sıkılıp ket vurursunuz.
Aslında içinizde ilginin ne demek olduğunu bilemeyen küçük bir çocuk vardır...
O küçük çocuğu bastırmak yerine, onu anlamak ile işe başlamak gerekir...
Belki de hiç kucağa alınmadınız. Şefkatli bir sarılma nasıl olur hiç bilmiyorsunuz.
Çocukken oyuncağınız kırıldı belki yada hiç oyuncağınız olmadı... Hiç teskin edilip yatıştırılmadınız. Belki arkadaşlarınız ile çıkan anlaşmazlıkta hemen sizi haksız bulup kendinizi anlatmanıza izin bile verilmedi. Belki okuldan eve geldiğinizde okulda olanları anlatmaya çalışırken kimse sizi dinlemedi.
Bir şey yapmaya heveslendiniz, saçma buldular, eleştirdiler heveslendiğiniz ve sonra da böyle bir şey istediğiniz için kendinize kızdınız.
Duygularınızı ne hissettiğinizi kimse önemsemedi. Belki de çok sevindiniz, neşelendiniz aman çok gülme dediler.
Boş ver buna ağlanmaz sen erkek adamsın dediler. Buna üzülünür mü? saçmalama dedikçe onlar, kendinizi anormal sandınız...
Onlara ile konuşmaya çalıştığınızda belki de sizi hiç adam yerine koymadılar. Sen karışma dediler... Kim bilir?
Belki de çok çocuklu bir aile ve ekonomik şartlar nedeni ile siz büyürken, sizi görmediler bile...
Hiçbir başarınızda sırtınız sıvazlanmadı...
Yada ebeveyniniz tarafından başarılarınız çevrede hava atılacak, caka satılacak bir konu oldu.
Sizin ne hissettiğiniz değil ne başardığınız önemliydi sadece. Ebeveyninizin çıkarlarına uyan işlerde ancak dikkatini çekiyordunuz belki de...
Küçümsenmek ne demek siz çok iyi biliyor olmalısınız...
Bütün bunları yaşadıktan sonra şimdi büyüdünüz... Evlendiniz veya yakın ilişkileriniz var...
Ama bir türlü size isteğiniz gibi davranmıyorlar dimi?
Belki, eşinizin korkutan öfke patlamaları var..
Belki eşiniz sizi ailenizin ve arkadaşlarınız yanında utandırmasına maruz kalıyorsunuz.
Belki de sizi sürekli eleştiriyor ve siz kendiniz değersiz hissediyorsunuz...
Belki, eşiniz sizin ihtiyaçlarınızı saçma buluyor saygı göstermiyor.
Belki eşiniz kendi çıkarları söz konusu olunca kullanıldığınızı hissediyorsunuz.
Belki, eşiniz siz veya başkaları acı çektiğinde çok duygusuz oluyor.
Belki de eşiniz onun istediklerini yapmadığınızda kontrolden çıkıyor.
Belki de eşiniz zayıf yönlerinizi çok iyi biliyor ve manuple edildiğinizi düşünüyorsunuz.
Belki de eşinize hiç güvenmiyorsunuz.
Somut bir kanıtınız olmadığı zaman bile insanların sizden yararlandığın düşünüyorsunuz.
Diğer kişilerin size kötü davranmasına engel olmazsınız; çünkü, ya onlardan korkarsınız ya da bunu hakkettiğinize İnanırsınız.
Sizi inciteceklerinizi anlarsanız o zaman önce siz incitmeyi seçebilirsiniz.
Kendinizi tam olarak açmazsınız, size göre ne olur ne olmaz koz vermemek lazım.
Kırılgan yanlarınızı gizlemek için ekstra çaba gösterirsiniz. Her an dikkattiniz sizi küçük düşürmeye çalışacak insanları arar. Sürekli teyakkuz halindesiniz.
Sizin olumsuz gördüğünüz durumlarınızı hallerinizi, başkalarına koz vermemeye çalıştığınız için, en yakınlarınız ile bile paylaşmazsınız. Hatta onların bundan zevk aldıklarını düşünürüsünüz.
Siz eğer kötü duruma düşmüş birisini görürseniz, bazen kendi halinizi sadistlik sınırında şükredersiniz.
Yüksek bir ihtimalle çocukluğunuzun büyük bir bölümünü hatırlamıyor olmalısınız.
Sizce kimseye güven olmaz.
Aklınızda bu deli sorularla yaşamak oldukça yorucu bir durumdur. İnsanın enerjisini çeken ve tekrar eden ilişkilere sürükleyen bu durum, çocuklukta bilinç altınızda yazılımını yaptığınız kodlardan başka bir şey değildir.
Bazen profesyonel destek gerekebilir. Bazen de yukarıda yazdığım belirtileri sadece bazıları veya daha az seviyede olanları için kişi kendi kendine değişimi başlatabilir.
Öncelikli olarak çocukluğunuzdaki kusurluluk ve utanç halini anlayan bir haleti ruhiyeye gelmeniz gerekir.
Onlarla başa çıkmak için üç tane davranış geliştirmiş olmanız lazım.
1) Kaçmak, kaçınmak,
2) Karşıt saldırı,
3) Aşırı telafi etmek.
Öncelikli olarak bu geliştirdiğiniz metotları fark edip durdurmaya ve daha farklı proaktif çözümler geliştirmeye çalışın.
Bu tutumları önceden değerlendirin. Ve karşılaşacağınız durumlarda hazırlıklı davranış ve eylem planlarınız olsun. Otomatik pilotun (bilinçaltındaki hazır davranış kalıplarının) devreye girmesine zaman bırakmayın.
Yaşadığınız kusurluk , utanç veya yoksunluk halini gözlemleyin.
Çocuklukta edindiğiniz kusurluluk halini masaya yatırın.
Hatırladığınız halinizle kusurlarınız nelerdi listeleyin.
Yine çocukluk halenizdeki güzel ve değerli özelliklerinizin listesini çıkarın.
İçinizdeki yaralı çocuğu hissedin anlayın.
Burada yapılacak ilk adım, geçmişte yaşanılan kusurluluk ve utanç duygularını dışardan bir gözlemle ve bu günkü aklımızla tekrar gözden geçirmektir.
Bu duygular nereden geliyor?
Hangi olay sizi böyle hissettirmeye başladı?
Size kim ne dedi?
Nasıl eleştirildiniz?
Nasıl utandınız?
Neyi farklı anladınız?
Sonra da, şimdiki sizin, kusurlarını ve değerli özelliklerinizi listeleyin.
Her iki listeyi karşılaştırın.
Değişmesi mümkün olan kusurlarınızı dönüştürmek için plan yapın.
Planınız net bir tarih ve yapılacak listesi şeklinde olsun.
Sizi eleştiren belki eşiniz belki çocuklarınız belki de akrabalarınız anneniz veya babanız onlara mektup yazın. Göndermeniz önemli değil. ( Yazmanın iyileştirici gücüne bırakın ve akışta içinizden gelenleri dökün... Belki gözyaşlarınız kağıdı ıslatır belki kusur sandıklarınızın size ait olmadığını fark edersiniz. )
Yakın ilişkilerinizde daha doğal ve samimi olmaya çalışın. Kendinizi olduğunuz gibi ortaya koymayı deneyin. Sizi gerçekten seven insanları anlayacaksınız. Hatta belki de sizi doğal halinizle yeniden sevmelerini sağlayacaksınız.
Sizi sevdiğini söyleyenlerin sevgisini alıp kabul edin. Altında herhangi bir şey aramayın.
Size kötü davranan insanlara sınırlarınızı hissettirin. Ama can yakmadan sadece sınırda olduklarını hissetsinler... Onların yaptıkları herhangi bir şeyin sizin kötü hissetmenize neden olmasına izin vermeyin.
Eğer ilişkilerinizde size kötü davranılmasını tolere ediyorsanız, bu sizin çok iyi bir insan olduğunuz için değildir. Sınırlarınız yoksa, herkes ne isterse ona göre davranıyorsanız bunun doğru olmadığını öncelikle anlayın.
Sorumlu olduğunuz bir bedeniniz, ruhunuz , kalbiniz ve zihniniz var. Bu şekilde sorumluluktan kaçtıkça, yükleriniz artacaktır.
Eğer bu durumunuzu fark etmezseniz, bir gün hepsinin altında ezilip, daha çaresiz hissetmeye başladığınızda keşkelerin ve pişmanlıkların havada uçuştuğu yaşlara geleceksiniz.
Etrafındakileri mutlu etmek güzel bir şey. Ama bu kendinizi mutsuz ederek olmamalı.
Öyle bir denge kurulmalı ki dünyada kapladığınız alanın hakkını vermelisiniz.
Ne haddinizi aşmalısınız ne de haklarınızı başkalarına vermelisiniz.
Hayatınıza giren her kişi, sizdeki bu kusurluluk ve yoksunluk halinizi tedavi etmek için gönderilmiştir. Bazıları direk anlatır ne yapmanız gerektiğini, bazıları ise tam tersinden ders verir.
Ayık ve uyanık olduğunuzda bunu fark edeceksiniz. Dersi almaya çalışacak olaylara takılmayacaksınız. Olayların arkasındaki fikirlere odaklanıp sınavı vereceksiniz.
Muhtemelen çocukluktaki aile ortamındaki duygularınızı tekrarını yaşatan eşleriniz olur.
Bu duygular tanıdık geldiği için evlendiniz zaten. Bu sizin konfor alanınız.
Tıpkı eşini de sizin gibi bir çocukluğu vardı. Sakın bunu gözden kaçırmayın. Bu ilişki her ikinizin de iyileşmesi için olan bir saha çalışması...
Muhtemelen bu döngüleriniz çözmeden ayrılıp , sonrada başka biri ile evlenseniz.
Başlarda çok farklı olan yeni eşinizin, yine o şekle dönüştüğünü hayretler içinde izlersiniz.
Yastık değişir, kadar değişmez demişler. Atalarımız. Muhtemelen bu kader döngüsünü fark ettikleri için. Ama bu sözü, kaderine boyun eğ ve böyle ne ise, hiçbir şey yapmadan yaşamak gerek, anlamında algılamayın dostlarım.
Nereye giderseniz gidin hangi iş yerine hangi eşe, hangi arkadaşlara sahip olursanız olun bu durumunuzu fark etmediğiniz sürece çözüm olmayacaktır. Dışarıdakileri suçladıkça aynada kendinizi göremeyeceksiniz.
Aslında dönüp kendinize baktığınızda çok şey anlatır her şey, lisanı hal ile size...
İçsel bir rehberiniz vardır yol boyunca fark ettirir size...
Çocuklukta sizi eleştirdiler, sonrada eleştirel bir eşiniz oldu. Eğer o ilişkiden kaçmadıysanız.
Bu durumda önceden iki seçeneğiniz vardı.
1) Boyun eğmek ve olduğu gibi kabul etmek
2) Tepki vermek ve karşı saldırıya geçmek.
Boyun eğdiğinizde ilişki devam eder bir şekilde.
Eeeeee yeter artık dur biraz da ben eleştireyim derseniz. Bu sefer karşı tarafı boyun eğmeye geçirebilirsiniz.
Aslında durumu düzeltmiş değilsiniz. Sadece roller değişmiştir. Senaryo aynıdır.
Eşinizi boyun eğdirdikten sonra ona olan ilginiz sevginiz azalmaya başlar. Gerçek benliğinizin üzerine iki kat kalın bir palto giymiş gibi olursunuz. İçerdeki yaralı çocuk, bir kez daha incinir ama siz bile göremezsiniz.
Yani çözüm size yapılanın aynısını yapmak değildir. Ayık ve uyanıksanız bunu görebilirsiniz.
Etrafınızdakiler size ne kadar boyun eğseler de siz kendiniz başkaları ile kıyaslamaktan geri duramazsınız. Kıskanmak ve eşinizi kısıtlamaya çalışmak da bir işe yaramaz.
Eşinizin size yaklaşıp olumlu yapıcı eleştirileri bile ani tepkiler vermenize neden olur.
Aslında bu tavrınız, size büyük zararlar vermeye çoktan başlamıştır.
Bunu fark edersiniz bir yandan, ettikçe de daha da hırçınlaşırsınız.
İşte bu yüzden, tüm yakın ilişkilerinizin bir eğitim salonu gibi görün. Çocukluğunuzda yaşadıklarınızı anlayın. O günkü koşullarda olanı olduğu gibi kabul edin ve yaşadıklarınızın aslında sizi nasıl güzel, başarılı ,güçlü bir insana dönüştürdüğünü fark edin. Her şey ihtiyacınız olduğu için hayatınıza girdi. Siz eğitiminizi almaya çalışın.
Bu dönüşümü başlattığınızda karaşınınızdaki kişinin de iyileşmesine vesile olacaksınız.
Siz değiştiğinizde kaşınızdakinin de yavaş yavaş değişmesi başlayacak.
Kimse kimseyi, kendini değiştirmeden değiştiremez.
Hedef başkasını değiştirmek olmamalı.
O değişirse senin içindeki yaralı çocuk değişmeyecek zaten.
O değişirse ve sen değişmezsen zaten seninle olmayacak yollar ayrılacak.
Bu yüzden önce insan kendine yönelmelidir.
Sana ne kadar isteğin gibi davransa da, sen yine kendini kusurlu ve yaralı hissedeceksin. Önce kendi ruhsal ameliyatınızı yapın sevgili dostlar...
Eğer kolları sıvayıp işe koyulmak istersen, şimdi bu farkındalıkla yazımı tekrar okumanı tavsiye ediyorum.
Yapman gereken her şeyi satır aralarına yerleştirdim.
Eğer destek almak istersen ben hep burada olacağım.
Yapabilirisin sevgili dostum... Yaratılmışların en mükemmeli insansın sen...
Hicran ARIKAN
Nisan 2021




Yorumlar