top of page

DUALARIM DÜŞÜ"N"CE GÜCÜMLE Mİ KABUL OLUR? YOKSA DÜŞÜ"M"CE GÜCÜYLE Mİ KABUL OLUR?

Güncelleme tarihi: 20 Oca 2021

Hadi bakalım, Hicran, yine ortaya bir şey attın. :)


Biz düşünceyi biliyorduk ama düşümce nedir?...Nereden çıktı?


Bunu anlatmadan önce, sizinle tüm dilbilimcilerin ve pek çok düşünürün oluşturduğu ekollerin gündeminde olan, dillerin kaynağı ve dillerin çıkış noktasını anlama isteği sonrası çıkan teorilere kısa bir göz atalım.


Ben bu konuyu, daha fazla Kuran-ı Kerim merceğine alarak değerlendirmek istiyorum.


Dolayısı ile arkadaşlar,

Düşümce trenime binmeden önce valizimize bazı ayetleri alacağız.


Başlıyoruz ...


1) “Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O’nun ayetlerindendir…” (Rum, 22)


2)“Allah, Adem’e bütün isimleri (eşyanın adlarını ve ne işe yaradıklarını) öğretti.” (Bakara, 31)



3) “Bu (putlar) sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir” (Necm, 23)



4) “Siz Allah’ı bırakıp sadece sizin ve atalarınızın taktığı (birtakım anlamsız) isimlere tapıyorsunuz. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir…” (Yusuf, 40)


Şimdi, bu 4 ayeti de okuduğumuzda dillerin değişik olması, bütün isimleri, Allah'ın Hz. Adem'e öğretmesinin bilgisi dikkati çekiyor.


Bununla birlikte, putların isimlerini, insanın taktığı özellikle belirtiliyor.

Buradan hareketle, diğer eşyaların isimlerini Allah'ın Hz. Adem'e öğrettiğinin çıkarımını yapabiliriz.



Bakara 31. ayete baktığımızda "isimleri öğretti " deniliyor.


Öğretmek demek, konuyu kavratmak olarak anlarsak, insanın daha sonra bu öğreti ile yeteneğini birleştirerek dilleri geliştirdiği teoremini ortaya sürebiliriz.


Yani; nesneleri, fiilleri tanımlamak konusunda, insana fıtrî bir üstünlük, yaratıcılık yeteneğinin verildiği çıkarımı yapılabilir.

Dilin de zamanla da ihtiyaca binaen geliştiğini söylemek de doğal sonuç olur.


Çocukların dili öğrenme eğilimlerine baktığımızda da normal bir çocuğun sürekli maruz kaldığı dili kolayca ve otomatik olarak öğrendiğini görüyoruz.

Sebebinin de insan beyninde dili inşa eden genetik kopya veya temel dil planının bulunması deniliyor.

Dünyanın her yerinde çocukların aşağı yukarı aynı yaşlarda konuşmaya başlıyor olmaları da bunu destekler nitelikte bence...


Evrendeki bütün bilgi Allah'ın bilgisidir. Dili ister ademoğlu oluşturmuş olsun, ister direk ilham verilmiş olsun, sonuç; Ancak onun eseridir. Deyip bu tartışmaya bir son veriyorum.


Yokuşu çıktık arkadaşlar,

Şimdi düzlükteyiz, manzaranın keyfini çıkaralım.


İki tane manzaramız var, Sağ pencerede;


1) Dilin kaynağı yaratıcı ise, ve benim dilim Türkçe ise ve ben ana dilimi seçemiyorsam,

benim bu coğrafyada ve bu anadil ile dünyaya gelmiş olmam,

benim ihtiyacım olduğundadır diyebiliriz.

Ne demiştik? "Olan her şey, olması gerektiği gibidir. "


Sol pencerede ise;


2) Bazı ezoterik bilgileri ehil olmayanlardan gizlemek için sembollerle saklanır. İnsanlık o bilgiyi alacak frekans ortalamasına geldiğinde açığa çıkar ve anlaşılır.


Biraz hızlanalım,

Bu iki manzaraya baktığımızda ne görüyoruz.


Eğer kelimelerin kaynağı Allah ise, ve kelimeler insanlık için en önemli semboller ise kelimelerin benim için anladığım anlamdan daha fazla bir mesajı olabilir mi?


En heyecanlı yere geldik, aşağı doğru iniyoruz. Adrenalin salgılayacağız .:)


Demiştim ya, ben bu coğrafyada dünyaya gelip Türkçe öğrendiysem. Haliyle Türkçe benim daha üst versiyonlarıma çıkmamda yardımcı bir araç olmalı.


Daha önceki yazımda, evrende her şey bir enerji ve pek tabi kelimelerin de enerjisi var demiştim hatırlarsanız.

Bir parantez açıp, (anlatmak istediğimi en derin anlamı ile ifade eden kelimeleri seçersem, işim daha kolaylaşır deyip en güzel ve olumlu kelimeleri seçip sihrin etkisini artırabiliriz.) değip parantezi kapatalım.


Yani; kelimeler, hem sihirli hem de şifreli diyebiliriz. Kendini gerçekleştiren kehaneti çoğumuz biliyoruz. Ağzımızdan çıkanlar her ne ise o hayatı kendimize çekiyoruz.


Hicran şimdi bu bilgilerden,


DUALARIM DÜŞÜNCE GÜCÜMLE Mİ KABUL OLUR? YOKSA DÜŞÜMCE GÜCÜYLE Mİ KABUL OLUR?


Sorusunu lütfen bir ilişkilendir diyorsunuz dimi....


Hepimizin duaları vardır... Bir türlü olmayan... Ben düşünüyorum, düşünüyorum bir türlü olmuyor mu diyorsunuz?


Instagram sayfamda paylaştığım yazıyı burada tekrar okuyalım.



ree


İnsan düşler, yani hayal eder. Tıpkı bir balonu şişirmek gibi.

Ama balonu serbest bırakmalıdır ki gidip düşleriniz, gerçeği ile uyumlanıp gerçeğini koluna takıp gelsin...


Düşlemek aslında duadır.


Düşlersiniz ( dua edersiniz) ve bırakırsınız. Ama düşleriniz düşerse düşünce olur.

Yere düşerse tekrar uçamaz ve düşleriniz sizin zihninize düşmüş birer düş olarak (düşünce) olarak kalır.


Düşlerken şüphe yoktur, beklenti yoktur. Düşlere şüphe girerse düşünce olarak kalırlar.


O yüzden ben hiç düşlerimi düşürmem. (Yani düşünmem)


Benim bildiğim tek şey düşlerim vardır ve ben sadece düşlerimi referans alarak seçim yaparım.


Bir seçim yaparken, daha önce şişirip gönderdiğim düşlerime sorarım.

Düşüm ne derse onu yaparım...

Düşümce(bence) ne uyunsa o nu seçerim.


Tüm sorumluluk düşümdedir. Düşüm benim patronumdur, yani özümdür...


Düşüm = özüm ise,

ve Özüm = asıl ben ise,

Ben = düşüm

o zaman,

ben-ce dediğim her şey = düşüm-ce'dir.


Düşünmeyin arkadaşlar, sadece düşleyin, düşlerinize şüphe karıştırmayın, serbest bırakın.

Düşünüz sizin referans noktanızdır.


Eğer düşleyebiliyorsanız bu sizin özünüzden gelir. Güvenin düşlerinize...

"Allah vermeyeceğinin duasını ettirmez."


Türkçe 'de düşünce ve düş kelimesinin altındaki bu harika şifreyi okurken, yanımda olduğunuz, benim "düşümce trenime" binip yolculuk ettiğiniz için,

zatıalinize müteşekkirim efendim.


Görüşmek dileğiyle;

ree







 
 
 

2 Yorum


hicrAN arıkAN
hicrAN arıkAN
20 Oca 2021

düş=ben

ben=öz

ise

düş=öz yani ben hayalin kendisiyim...


Beğen

Hayallerimizde beklentiye yer yoktur. Hayallerimizde şüpheye yer yoktur.

Hayallerimiz beklentisizdir. Kar amacı gütmez. Hayallerimiz ne bir makam ister ne de bir rütbe. Saf ve temizdir. Tıpkı bir bebek gibi, tıpkı bir çocuk gibi.

Hayallerimiz bütün bunları yaparken, hiç tereddüt etmez. Kendinden tamamen emindir. Hiç olmadığı kadar. Tam da olması gerektiği gibi.

Peki hayallerimizi belki de düşlerimizi bizler kontrol edemiyorsak, kim kontrol ediyor?

Beğen
bottom of page